12 Şubat 2014 Çarşamba

AVLU

- Şuraya doğru gidelim
- Ne var ki orada?
- Küçük bir cami. Avlusu güzeldir. Kocatepe'ye giderdik ya hani. O aklıma geldi.
- ( Çocukça bir kahkahanın bütün bedene hücum etmesiyle ) Evet, evet, evet.
-....
- Lan ne dar sokakları var buranın.
- Ben şaşırmıyorum hatta artık farkında bile değilim.  Geniş olsa ne olacak hala yürümeyi bilmiyoruz biz. Bir yerlere yetişmeyi yürümek sanıyoruz. Bak şu öndekilere. Penguenler bilinçli olsa - ki bence öyleler- acayip kafa yaparlar.
- E biz nasıl yürüyoruz acaba şimdi. Millete b.k atıyorsun ama.
- Aman! Benimle bana saldırma. En azından bunun farkındayım ben. Şimdi sen de farkındasın. Bu bizi farklı yapar mı? Kısmen... Ya da yapmaz. Eve geç kaldığımızda bunları düşünmeyeceğiz. Şuraya oturalım, gölgesi güzel.
- Bana bir türkü ver sana şiir vereyim.
- Ortam güzel geldi galiba.
- Yoo, ondan değil. tövbemi böyle bir yerde bozsam daha kolay affedilirim gibi geldi.
- Ne kadar günahkarız acaba? Bunu bilsek ne hale geliriz kim bilir. Sen temiz paksan bunun acısını çıkartırsın hemen.
- Sırıtma lan! Şu ciddiyetinden bu kadar hızlı sıyrılma. Başka biri varmış gibi geliyor karşımda.
- Çayımız olsaydı daha güzel olurdu.
- Demee! Of!
- O dedeyi hatırlıyor musun?
- A, evet. Ne konuştuğumuzu değil ama. Sessiz film izler gibi hatırlamak.
- Ben yüzünü de unutmaya başladım. Buğulu bir silüet var. Ölmüşdür belki de.
- Büyük ihtimal. Hesaplarsak on, on bir yıl olmuş.
- Böyle söyleyince sanki on yıl on gün gibi oldu. Ölmemiştir demek geldi içimden. Biz de büyüdük mü şimdi lan. Dur bir bakayım sana. Hım... Evlenmişsin biraz sakinliğinde bundan. Ama gerisi aynı. Nasıl yaşlanmak bu be!
- Sen kendine bak. Hala sakin avlular peşindesin. Parkları say desem sayarsın. Evlenmedin de ne oldu sanki? Senin bu sakinliğinin bahanesi ne?
- Cevabını ben de merak ediyorum.
- Orada kaldı yanağımın yarısı, kendini boşlukla tamamlar...
- Sezen!
- Ne güzel şarkı.
- Hem de nasıl. Kutuplarda olsaydık daha geç ayrılırdık belki de. Sonuçta dört duvar içine girip çıkmayı güneşe bağlamış akıllının biri. Biz de ona uyup duruyoruz.
- Sadece güneş değil ki. Şu avlunun dışında bıraktıklarımız da var. Bak gördün mü orada?
- Gözüm kapalı olsa bile görebiliyorum. Birgün kör olsam dahi göreceğim onları.
- Bunu yıllarca sorgulasak da bir işimize yaramayacak. Kimin işine yaramış ayrıca? Ve biz neden bu kadar çok soru soruyoruz? Sussak ya biraz. Güneş batsa. Defolup gitsek!
- ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder