16 Ocak 2014 Perşembe

O KADIN

   "Bu ofisi seviyorum." Evet, o kız bana bunu söylediğinde çok özendim. Ben de onun gibi ağlamak istiyordum çünkü. Herkes onun hüznüne ortak oluyordu, benim de hüzünlerim aynı.Ne farkımız var ki? Şu anda beni anlamıyor olabilirsiniz ama birgün aynı çizgiden yürüyeceğiz.
   Yolda aniden belirdi yanımda. "Kazım ( Koyuncu) dinliyorsun." dedi.Biraz içmiş oluğumdan utanıp soluma doğru dönerek "Evet."  dedim. "Çekinme" deyiverdi. "Ben de." Ama o  ağlıyordu, bense gudubet, lanet, ağlayamıyordum. Ne zaman kaybettim gözyaşlarımı? Sigaramdan beş nefes çekebildim bunu yazarken. O kadar anlamsızlaşıyor ki o gözyaşları içinde benim kelimelerim. "Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi sonsuz bir yangın gibi. Sevmesem öyle kolay çekip gitmek yaralı bir kuş gibi..." Bu sözü dinlememe fırsat verip devam etti. " Ne iş yapıyorsun?" . "Çok önemli değil" dedim. " Sen de onlardansın." "Kimden?" diyerek cevabını bildiğim bir saçma soru sordum. Onlardandım işte. Yaptığından hoşlanmayan, geçinmek için birşeylere katlanan- ki o birşeyler gerçek anlamda hep mühim- . Sustu, bende. "Küllüğü hiç döktün mü?" Birkaç dakika sonrasını bilsem, hem de şimdi, derdim. "Dök o küllüğü!" dedi hiç sevmeyeceğim o emir kipiyle.Toplanmasını bilmiyormuşum. Haspam! Binlerce kez topladım ben o küllüğü, sen ne diyorsun. "Olur." dedim sakince.Çünkü gerçekten sakindim.Meşguliyetimizden bahsettik,arada güldü. Mecburiyetimizden bahsederken "Mutlusun?" diye araya sokuşturdu lafı. Lan ben şarkımı dinlerken gayet mutluydum, ne b.k yemeye ayılttın beni,sanki hiç farkında değilim gibi. "Evet" diyen sesim hala bir paket sigarayı 4 saatte erittiğini anlatıyordu. "Tabi, annemde benden gizli .... sigarayı içerken mutlu." dedi. Neden bahsediyor bu hatun. Bana beni anlatmasa bari. "İnsan diyorum, insan... ağlamalı" ...  "Kadınca yerlerine koyuyor ya herkes, ben de inadına erkekçe yerlerine koyuyorum. Ne lan bu a...m...k....Koyacak başka  yer yok mu? gelen geçen başka  bir yer bilmiyor. En gelişmişinden en basitine."  Haklısın kadın, en basit yer orası başka yerde bir üstünlük bulamıyorlar sanırım, derdim ama düşünemeyecek kadar ayıktı kafam ve eve gidiyordum ve küfür etmeyi hiç beceremiyordum. Şarkı kendini yineliyordu bu arada. Düşünmek istemiyorum var olmuş ve var olacakları. Tanrı gerçekten güzel müzik seviyordu.Eve gidip yola düşen saçma gölgelerin benim için bir sahne olduğunu anlatmak istiyordum. "Saçların".... " Şaçlarına özenirlerse, severlerse aldırma, geçer. Güzellik anlık a...m...k...." dedi.  Yadırgayayım mı seveyim mi bu hatunu hiç bilemedim. "Okşadıkların da saçlarını, dinazorlar yeniden var olur ve saçlarının bittiği yerde meteor düşer yeniden. Ve dinazorlar karikatürlerde ki gibi sevimli değil bence. Beni dinlemeyeceksin biliyorum ama söylemeden edemem kahretsin" . Yok yok kesinlikle çılgın bu. Birazdan falbakmak isterse hiç şaşırmam. " Adamın sevgilisi var. Ama yok diyor. Beni kandıracak aklınca. He he der gibi devam ettim konuşmaya...." , "ee?" "e si güzelim hiç. Gidiyorum dedi,bahanesini sona saklamış. Ne diyebilirim ki? Gitsin zaten. Gitmesin de sorun yok, gelmesi slalom. Yanlış yani. Bana göre. Erkeklerden hoşlanmasını geçtim ben, yok öyle bir destursuz seviyorum ayağı bende, yalancılığın ayıbı ayıptır." Hayat işte diyecektim ama çok manasızdı. İnsan... Ben de gitmiştim, ne farkım vardı? İkimizde gidileceğini biliyorduk, sadece zamanını geçiriyorduk. Ben sadece daha erken kabullendim. Yoksa gitmek için başka bir sebebim yoktu. İlla bir aşkın ızdırabında tavuk gibi çevrilmek mi lazım bu kızın bakışlarından kurtulmak için. Ne istiyorsun kadın benden?
     "Ben bu durakta inerim, sen sonrakin de. Beni tanımadın görürsen, burası küçük bilirsin."
     Gitti, gölgesine basarak.
     Ağlıyordu, gülmek gelse de içinden.
     Kaç istasyon bir kadının ağlamasına şahit olmuştur?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder